22 Mart 2014 Cumartesi
ANDIMIZ AHDE VEFA SÖZÜMÜZDÜR
"Türk'üm
Doğruyum,
Çalışkanım,
İlkem; küçüklerimi korumak,
Büyüklerimi saymak,
Yurdumu, milletimi özümden çok sevmektir.
Ülküm; yükselmek, ileri gitmektir.
Ey büyük Atatürk!
Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe,
Durmadan yürüyeceğime and içerim.
Varlığım Türk varlığına armağan olsun.
Ne mutlu Türk'üm diyene!"
9 Mart 2014 Pazar
TUNCAY ÖZKAN: O GÜN UZAK DEĞİL
Türk halkı özgürlüğü, adaleti, barışı ve çürüyen devlet çarkını yeniden yaratacak!
O gün uzak değil.
O gün özgürlükte kucaklaşacağız.
Tuncay ÖZKAN
O gün uzak değil.
O gün özgürlükte kucaklaşacağız.
Tuncay ÖZKAN
5 Mart 2014 Çarşamba
Az Işık Çok Başarı - Nezahat GÖÇMEN
Her çocuğa sorarlar, büyüyünce ne olmak istiyorsun?
Çocuk “öğretmen “olmak istiyorum der. Uzağı yakın görerek.
Çocukların dünyasında olmak. Onları büyürken ve öğrenirken görmek,
Harika…
Yapboz tahtasıdır. Ülkemdeki eğitim sistemi. Değişik ülkelerden alınan parça parça uygulamaya konulan sistem içinde döner durur çocuklarımız, gençlerfinlandiya-egitim-sistemi-konularimiz, öğretmenlerimiz.
En son değişiklik, 12 Yıllık Zorunlu Eğitim Sistemi 2012-2013 döneminde 4+4+4 Eğitim Sistemi, Türkiye’de başlayan eğitim sistemidir. Yeni sistemde 66 ayı geçenlerin okula katılması zorunludur. 60-66 aylık çocuklar ise velilerin isteğine bağlı olarak kayıt yaptırabilecekleri belirtildi. Veli uzman kişilere başvurarak hazır değilse rapor alarak, kayıt yaptırmama hakkına sahip oldu. Ancak, güzel ülkemin yaşam standarttı çok yüksek ya her velinin başvuracağı bir uzman vardı sanki. Bu uygulama nedeniyle 1. Sınıfların mevcutları arttı, şube sayıları çoğaldı. Değişen sistem ve değişmeyen müfredatla başlayan yolculuk.
Çocukların küçük yaşta okula başlamaları protestolara neden oldu. Her zaman yarış atı gibi nefesler tutularak koşturduk, koşturulduk. Yılana uçmayı, kuşlara sürünmeyi öğrettik. Ne kadar mı? Her dönem Milli Eğitim Bakanlarının sosyal medyada “Sıfır çeken öğrencilerimiz var. Gerekli önlemleri alacağız.” diyene kadar. Nasıl bir önlemse? Aynı hamam aynı tas devam…
Sınav sistemi olan bir ülkede yaşıyoruz. Kişilik gelişiminden çok zekâ gelişimine önem veren bir çarkın içinde öğütülüyoruz
Bir ülkenin ana can damarıdır eğitim sistemi.
Her fırsatta eğitimin önemi vurgulandığı ve yıllardır Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programında tüm dünyada birinci
Eğitimin rüya ülkesi Finlandiya
İç çektiğim bu ülkenin eğitim sistemi içinde olmak isterdim.
Yaşam standartları ve eğitim seviyeleri oldukça yüksek olan bölge halkının tek sorunu uzun süren soğuk ve karanlık günler olan İskandinav ülkesi, yaz başlarında da güneşin hiç batmadığı bu ülkenin eğitim tılsımı nedir bir yolculuk yapmak istedim kendimce Finlandiya’ya.
Peki, Finlandiya eğitimini öne çıkaran özellikler nelerdir
Zorunlu okula başlama yaşı 7
Çünkü çocukların bu yaştan önce akademik eğitime hazır olmadığını düşünüyorlar.
Çocuk okula kendisi yürüyerek veya bisikleti ile gidiyor. Çocuklarını okula getirip götüren aileler ve okul servisleri yok.
Okulda bulunma süresi kısa fakat etkin
Bilim ve matematiğin yanında sosyal bilimler, görsel sanatlar ve sportif faaliyetler önemli ve Finli çocuklar ilkokul hayatları boyunca oyun oynayarak öğrenirler.
Matematik ve fen derslerindeki soyut kavramlar, müzik, spor ve drama yoluyla kavratılıyor.
Akademik öğrenme ile yaşam arasında kurulan denge, Finli çocukların okulda mutlu olmasını sağlıyor.
Finlandiya eğitim sistemine göre öğrenme okulda gerçekleşir. Okul öğrenme yeridir anlayışı ile öğrencilere ödev verilmiyor. Dershane, özel ders,etüt merkezi olmayan bu ülkede, tüm okulların başarı düzeyi aynı olduğu için ülkemizde olduğu gibi okul seçimi yapılmıyor.
16 yaşına gelen kadar sınav yok, not yok.
Okul yönetimi tamamen bağımsız. Okullarda müdür yok. Tüm masraflar devlet tarafından karşılanıyor.Ders programlarına, okutulacak derslere, başöğretmen ve öğretmenler birlikte karar veriyor.
Öğretmenler günde 4 saat ders, haftada 2 saat mesleki eğitimlerini geliştirici çalışmalar yapıyorlar.
Finlandiya’da öğretmenlik üniversite başarısı en yüksek olan %10´luk dilim arasından seçiliyor. Hiçbir öğretmenin işten atılma kaygısı yok. Öğretmenin eksikliğini tamamlaması için olanaklar sağlanıyor. Öğretmenler her türlü yetki ve sorumluluğu sahip
Kafeteryaları, mutfakları, kütüphaneleri, rahat koltukları ile okullar ev kadar rahat düzenlenmiş. Öğretmenler ve öğrenciler yemeklerini kafeteryada birlikte yiyor. Öğrenciler beslenme çantası taşımıyor. Öğrencilere 15 yaşına kadar herhangi bir test uygulanmıyor.
Yaşadığı yer, gelir ve kültürel düzeyi, ırk özelliklerine bakılmaksızın her öğrenciye eşit imkan sağlanıyor.
Öğrenciler okuldaki işlerin çoğunu kendileri yapıyorlar. Kafeteryada ve yemekhanede yemeklerin dağıtımı, çiçeklerin bakımı, bahçe temizliği ve düzenlenmesi, kütüphane işleri, okulun bazı temizlik işleri böylelikle okulu daha çok benimsiyorlar ve okula bağlılık duygusu gelişiyor.
Eğitim rekabetçi değil.
Teoriye ve ezberciliğe dayalı bir eğitim yerine düşünmeye dayalı eğitim veriliyor. Ders kitapları nadiren kullanılıyor. Amaç dersi derste öğrenmek. Kitapta öğrenmeyi değil. Yaparak yaşayarak öğrenmeyi benimsemişler.
Anlatılan konuyu anlamamış öğrenciler ile öğrenme güçlüğü çekenlere ayrıca dersler veriliyor. Bireysel ihtiyaçlara göre program düzenleniyor.Başarısız öğrenci diye bir şey yok.
En önemlisi
Her öğrenci öğrendiklerini kendi yaşamına yansıtıyor ve uyguluyor.
Öğrencilere bir yetişkin gibi davranıp, çok güvendiklerini hissettiriyorlar.
Okul kulüpleri çok işlevsel.
Kantinlerde sadece su, süt ve meyve bulunuyor. Minik bedenlerin gelecekte bedensel zihinsel ve ruhsal olarak sağlıklı büyümeleri sağlanıyor.
Finlandiya’da çocuk yapmak için en önemli etken olsa gerek
Eğitim özgür ve esnek olmalı
Müzik, sanat ve eğitim başarıyı beraberinde getirir.
Ülkemizde her anne baba çocuğunun mühendis, doktor olmasını istiyor. Çocuk buna uygun mu değil mi hiç umurlarında bile değil
Güzel ülkemin, güzel çocuklarının yaratıcılıklarını, hayal güçlerini kullanabilecekleri yeteneklerini geliştirecekleri okullarda eğitim görmesi dileğiyle,
Sevgiyle kalın…
Çocuk “öğretmen “olmak istiyorum der. Uzağı yakın görerek.
Çocukların dünyasında olmak. Onları büyürken ve öğrenirken görmek,
Harika…
Yapboz tahtasıdır. Ülkemdeki eğitim sistemi. Değişik ülkelerden alınan parça parça uygulamaya konulan sistem içinde döner durur çocuklarımız, gençlerfinlandiya-egitim-sistemi-konularimiz, öğretmenlerimiz.
En son değişiklik, 12 Yıllık Zorunlu Eğitim Sistemi 2012-2013 döneminde 4+4+4 Eğitim Sistemi, Türkiye’de başlayan eğitim sistemidir. Yeni sistemde 66 ayı geçenlerin okula katılması zorunludur. 60-66 aylık çocuklar ise velilerin isteğine bağlı olarak kayıt yaptırabilecekleri belirtildi. Veli uzman kişilere başvurarak hazır değilse rapor alarak, kayıt yaptırmama hakkına sahip oldu. Ancak, güzel ülkemin yaşam standarttı çok yüksek ya her velinin başvuracağı bir uzman vardı sanki. Bu uygulama nedeniyle 1. Sınıfların mevcutları arttı, şube sayıları çoğaldı. Değişen sistem ve değişmeyen müfredatla başlayan yolculuk.
Çocukların küçük yaşta okula başlamaları protestolara neden oldu. Her zaman yarış atı gibi nefesler tutularak koşturduk, koşturulduk. Yılana uçmayı, kuşlara sürünmeyi öğrettik. Ne kadar mı? Her dönem Milli Eğitim Bakanlarının sosyal medyada “Sıfır çeken öğrencilerimiz var. Gerekli önlemleri alacağız.” diyene kadar. Nasıl bir önlemse? Aynı hamam aynı tas devam…
Sınav sistemi olan bir ülkede yaşıyoruz. Kişilik gelişiminden çok zekâ gelişimine önem veren bir çarkın içinde öğütülüyoruz
Bir ülkenin ana can damarıdır eğitim sistemi.
Her fırsatta eğitimin önemi vurgulandığı ve yıllardır Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programında tüm dünyada birinci
Eğitimin rüya ülkesi Finlandiya
İç çektiğim bu ülkenin eğitim sistemi içinde olmak isterdim.
Yaşam standartları ve eğitim seviyeleri oldukça yüksek olan bölge halkının tek sorunu uzun süren soğuk ve karanlık günler olan İskandinav ülkesi, yaz başlarında da güneşin hiç batmadığı bu ülkenin eğitim tılsımı nedir bir yolculuk yapmak istedim kendimce Finlandiya’ya.
Peki, Finlandiya eğitimini öne çıkaran özellikler nelerdir
Zorunlu okula başlama yaşı 7
Çünkü çocukların bu yaştan önce akademik eğitime hazır olmadığını düşünüyorlar.
Çocuk okula kendisi yürüyerek veya bisikleti ile gidiyor. Çocuklarını okula getirip götüren aileler ve okul servisleri yok.
Okulda bulunma süresi kısa fakat etkin
Bilim ve matematiğin yanında sosyal bilimler, görsel sanatlar ve sportif faaliyetler önemli ve Finli çocuklar ilkokul hayatları boyunca oyun oynayarak öğrenirler.
Matematik ve fen derslerindeki soyut kavramlar, müzik, spor ve drama yoluyla kavratılıyor.
Akademik öğrenme ile yaşam arasında kurulan denge, Finli çocukların okulda mutlu olmasını sağlıyor.
Finlandiya eğitim sistemine göre öğrenme okulda gerçekleşir. Okul öğrenme yeridir anlayışı ile öğrencilere ödev verilmiyor. Dershane, özel ders,etüt merkezi olmayan bu ülkede, tüm okulların başarı düzeyi aynı olduğu için ülkemizde olduğu gibi okul seçimi yapılmıyor.
16 yaşına gelen kadar sınav yok, not yok.
Okul yönetimi tamamen bağımsız. Okullarda müdür yok. Tüm masraflar devlet tarafından karşılanıyor.Ders programlarına, okutulacak derslere, başöğretmen ve öğretmenler birlikte karar veriyor.
Öğretmenler günde 4 saat ders, haftada 2 saat mesleki eğitimlerini geliştirici çalışmalar yapıyorlar.
Finlandiya’da öğretmenlik üniversite başarısı en yüksek olan %10´luk dilim arasından seçiliyor. Hiçbir öğretmenin işten atılma kaygısı yok. Öğretmenin eksikliğini tamamlaması için olanaklar sağlanıyor. Öğretmenler her türlü yetki ve sorumluluğu sahip
Kafeteryaları, mutfakları, kütüphaneleri, rahat koltukları ile okullar ev kadar rahat düzenlenmiş. Öğretmenler ve öğrenciler yemeklerini kafeteryada birlikte yiyor. Öğrenciler beslenme çantası taşımıyor. Öğrencilere 15 yaşına kadar herhangi bir test uygulanmıyor.
Yaşadığı yer, gelir ve kültürel düzeyi, ırk özelliklerine bakılmaksızın her öğrenciye eşit imkan sağlanıyor.
Öğrenciler okuldaki işlerin çoğunu kendileri yapıyorlar. Kafeteryada ve yemekhanede yemeklerin dağıtımı, çiçeklerin bakımı, bahçe temizliği ve düzenlenmesi, kütüphane işleri, okulun bazı temizlik işleri böylelikle okulu daha çok benimsiyorlar ve okula bağlılık duygusu gelişiyor.
Eğitim rekabetçi değil.
Teoriye ve ezberciliğe dayalı bir eğitim yerine düşünmeye dayalı eğitim veriliyor. Ders kitapları nadiren kullanılıyor. Amaç dersi derste öğrenmek. Kitapta öğrenmeyi değil. Yaparak yaşayarak öğrenmeyi benimsemişler.
Anlatılan konuyu anlamamış öğrenciler ile öğrenme güçlüğü çekenlere ayrıca dersler veriliyor. Bireysel ihtiyaçlara göre program düzenleniyor.Başarısız öğrenci diye bir şey yok.
En önemlisi
Her öğrenci öğrendiklerini kendi yaşamına yansıtıyor ve uyguluyor.
Öğrencilere bir yetişkin gibi davranıp, çok güvendiklerini hissettiriyorlar.
Okul kulüpleri çok işlevsel.
Kantinlerde sadece su, süt ve meyve bulunuyor. Minik bedenlerin gelecekte bedensel zihinsel ve ruhsal olarak sağlıklı büyümeleri sağlanıyor.
Finlandiya’da çocuk yapmak için en önemli etken olsa gerek
Eğitim özgür ve esnek olmalı
Müzik, sanat ve eğitim başarıyı beraberinde getirir.
Ülkemizde her anne baba çocuğunun mühendis, doktor olmasını istiyor. Çocuk buna uygun mu değil mi hiç umurlarında bile değil
Güzel ülkemin, güzel çocuklarının yaratıcılıklarını, hayal güçlerini kullanabilecekleri yeteneklerini geliştirecekleri okullarda eğitim görmesi dileğiyle,
Sevgiyle kalın…
CEMRE HANIM DÜŞMESE DE OLUR - Nezahat GÖÇMEN
Elbet bu döngüde kış gider, gelir yaz…
Hangi kış kalmış, hangi yaz?
Mevsim değişikliğini, baharın gelişini müjdeleyen cemre. ” Düştükten sonra kar yağmaz o diyarlara.” derdi. Annem…
Doğayı izleyen atalarımız cemreyi keşfetmişler. Kendilerine bir takvim oluşturmuşlar. Üstün meteoroloji bilgisi. Gözümüzle görmediğimiz bu doğa olayı üç kez çalar kapımızı, baharın habercisi kışın sonlandırıcısı…
Cemre, kelime karşılığı olarak kor halindeki ateş anlamına gelir.
Tasavvuftaki kor ve ateş kavramlarının anlamları, temizlenmeyi ve yeniden doğuşu temsil eden ateş, aşk kavramının yakıcılığıyla ilgilidir.
Birinci cemre, havaya düşer 20 Şubatta
İkinci cemre, suya düşer 27 Şubatta
Üçüncü cemre, toprağa düşer 6 Martta
Ve bahar gelir yerküremize. Cemre alfabetik sırayla, önce havaya sonra suya en son toprağa düşer. Oysaki denizlerin karaya göre daha geç ısınıp daha geç soğuduğunu ilkokul sıralarında öğreniyor, öğretiyoruz.
Yedişer gün arayla meydana gelen sıcaklık yükseltisi, geçmişten günümüze kulaktan kulağa aktarılırmış bir olgudur cemre. Herhangi bir anma etkinliği veya hazırlık yapılmaz cemre için. Cemrenin düşmesi bölgelere göre etki yapar mı yapmaz mı bilinmez. Bazı bölgelerde cemre düşünce ısı yükselirken Doğu Anadolu’da yollar kapalı, sobalar yanıyorsa cemre nereye düşmüştür?
Hiç düşündünüz mü?
Kanada’ya, kutuplara ne zaman düşer bu cemre?
Doğanın kapısını üç kez çalarken düştüğü yerleri önce donduran sonra ısıtan sihirli doğa olayı. O da geçer gider kışın kapısını kapatarak.
Rüzgâr, cemrenin sesini duyar duymaz topladığı çiçek kokusuyla düşer yollara
Kız çocuklarına da pek yakışıyor bu isim. Cemre bebek, sonra olacak Cemre Hanım… Cemre olayının kadın olduğunu düşünüyorum. Eteklerini tuta tuta gelen, Isıtan, bereket getiren, toprağın canlanmasını sağlayan… Tüm yaşamı değiştiren.
Cemre düşmesi deyimine, çeşitli söylentiler de karışmış olup bu söylentilerden birine göre, göçebe Araplar, birbiri içine üç çadır kurarlar, ya da iç içe üç ağıl yaparlarmış. Dış çadır, ya da ağılda, büyükbaş hayvanlarını, orta kısımda küçükbaş hayvanlarını, iç kısımda da kendilerini barındırırlarmış. Bu iç içe bölümlerde de, ayrı ayrı ateş yakıp ısınırlarmış. Havalar ısındıkça, önce dış bölümdeki ateşi, daha sonra ortadaki ateşi, en sonunda da en içerideki ateşi söndürür, buna da “cemre düşmesi” derlermiş.
Mevlana'nın gönlüne de düşmüştür cemre
Seni ruhuma cemre diye damlatmadıktan sonra ben bu bedende neyleyeyim? Aşk da sen, hasret de sen, ben de sen…
Yine Mevlana'nın deyimiyle bir yere cemre düşerse, “Gök, gürleyerek davul çalar! Artık, tabiatın cüz’i de, küllü de dirilmiştir! Ağaçların gönüllerine, güllerin burunlarına hoş bahar kokuları gelir! Bahar gelir, menekşe kalkıp süsenin yanına varır. La’l rengi elbiseler giyen gül sevdalanır da kaftanını yırtar. Sünbül yasemine ‘Merhaba, seni saygı ile selamlarım!’ der. Yasemin de ‘Ey nazik dost, ben de seni candan selamlarım!’ der. Ekşi suratlı kış geçer gider. O zevki, neşeyi kaçıran soğuklar yok olur. Sevdalı nergis sahralara dalar da çimenlere göz kırpar. Çimenler onun gönlünden geçeni anlar da ‘Ferman senindir, ne istersen yap!’ der. Karanfil de söğüt ağacına ‘Sana ümit bağladım’ der. Söğüt de ‘Ben pınar eviyim, benimle yalnız kalmak istiyorsan, buyur içeri!’ diye onu davet eder. Üveyik kuşu ‘Kü, kü, o sevgili nerede, nerede, onu arıyorum?’ diyerek bahçeye gelir. Güzel sesli âşık bülbül de ‘Görmüyor musun; aradığın burada!’ diye gülü gösterir.”
Cemre Hanım, düşmese de olur! Biz zaten anlıyoruz baharın geldiğini
Unutulmaz kültürümüz, günümüz koşullarında yeniden mi tanımlansa acaba?
Hanımlar bilir ki kışın alınan kilolar ağırlaşmıştır üzerlerinde, bahardan sonra gelecektir yaz. Mayoların içine sığmak için İnternet üzerinden diyetisyen tavsiyeleri, şok diyetler, tüketilmesi zor tarifler ve sevmediğiniz yemeklerden oluşan zayıflama programları yoğunlaşmıştır ekranlarda…
Liseli kızların kısa çorap giydiğinde, anlayın ki cemre düşmüştür.
Kış sezonu indirimleri yapılırken, yaklaşan baharda romantizm ve şıklığı birleştiren koleksiyonlar süsler vitrinleri.
Baharı müjdeleyen vitrinler, 1. cemre
Mayo katalog çekimleri ve yaz modası defileleri, modacılar ve sohbet konukları her yerde.
Hawaii’de çekilmiş dondurma reklamları 2.cemre
Pop sanatçılarının çekilmiş, yaz görüntülü hareketli şarkıları 3.cemre
Yaz konseri hazırlıkları, erken tatil rezervasyonları
Bu gibi içecek reklamları döner durur gözümüzün önünde
Cemre, düşer düşer düşer…
Sosyal çevrede değişikliklerle de gözlenebilir. Kalabalıklaşan caddeler, parklar ve kedilerin şehvetle miyavlamaları…
Gün olur ki beklediğimiz cemreler düşer, kış gününde ve sonbaharda özlemlerimize, hasretimize.
Havaya, suya, toprağa düşen cemre bazen yüreklere düşer. İnsan ruhunu uyandıran beyin, yüreğe seslenir , ” Bahar yakındır!” Müjde! Bahar geldi. Hoş geldi.
Hoş geldi! Bahar geldi!
Hangi kış kalmış, hangi yaz?
Mevsim değişikliğini, baharın gelişini müjdeleyen cemre. ” Düştükten sonra kar yağmaz o diyarlara.” derdi. Annem…
Doğayı izleyen atalarımız cemreyi keşfetmişler. Kendilerine bir takvim oluşturmuşlar. Üstün meteoroloji bilgisi. Gözümüzle görmediğimiz bu doğa olayı üç kez çalar kapımızı, baharın habercisi kışın sonlandırıcısı…
Cemre, kelime karşılığı olarak kor halindeki ateş anlamına gelir.
Tasavvuftaki kor ve ateş kavramlarının anlamları, temizlenmeyi ve yeniden doğuşu temsil eden ateş, aşk kavramının yakıcılığıyla ilgilidir.
Birinci cemre, havaya düşer 20 Şubatta
İkinci cemre, suya düşer 27 Şubatta
Üçüncü cemre, toprağa düşer 6 Martta
Ve bahar gelir yerküremize. Cemre alfabetik sırayla, önce havaya sonra suya en son toprağa düşer. Oysaki denizlerin karaya göre daha geç ısınıp daha geç soğuduğunu ilkokul sıralarında öğreniyor, öğretiyoruz.
Yedişer gün arayla meydana gelen sıcaklık yükseltisi, geçmişten günümüze kulaktan kulağa aktarılırmış bir olgudur cemre. Herhangi bir anma etkinliği veya hazırlık yapılmaz cemre için. Cemrenin düşmesi bölgelere göre etki yapar mı yapmaz mı bilinmez. Bazı bölgelerde cemre düşünce ısı yükselirken Doğu Anadolu’da yollar kapalı, sobalar yanıyorsa cemre nereye düşmüştür?
Hiç düşündünüz mü?
Kanada’ya, kutuplara ne zaman düşer bu cemre?
Doğanın kapısını üç kez çalarken düştüğü yerleri önce donduran sonra ısıtan sihirli doğa olayı. O da geçer gider kışın kapısını kapatarak.
Rüzgâr, cemrenin sesini duyar duymaz topladığı çiçek kokusuyla düşer yollara
Kız çocuklarına da pek yakışıyor bu isim. Cemre bebek, sonra olacak Cemre Hanım… Cemre olayının kadın olduğunu düşünüyorum. Eteklerini tuta tuta gelen, Isıtan, bereket getiren, toprağın canlanmasını sağlayan… Tüm yaşamı değiştiren.
Cemre düşmesi deyimine, çeşitli söylentiler de karışmış olup bu söylentilerden birine göre, göçebe Araplar, birbiri içine üç çadır kurarlar, ya da iç içe üç ağıl yaparlarmış. Dış çadır, ya da ağılda, büyükbaş hayvanlarını, orta kısımda küçükbaş hayvanlarını, iç kısımda da kendilerini barındırırlarmış. Bu iç içe bölümlerde de, ayrı ayrı ateş yakıp ısınırlarmış. Havalar ısındıkça, önce dış bölümdeki ateşi, daha sonra ortadaki ateşi, en sonunda da en içerideki ateşi söndürür, buna da “cemre düşmesi” derlermiş.
Mevlana'nın gönlüne de düşmüştür cemre
Seni ruhuma cemre diye damlatmadıktan sonra ben bu bedende neyleyeyim? Aşk da sen, hasret de sen, ben de sen…
Yine Mevlana'nın deyimiyle bir yere cemre düşerse, “Gök, gürleyerek davul çalar! Artık, tabiatın cüz’i de, küllü de dirilmiştir! Ağaçların gönüllerine, güllerin burunlarına hoş bahar kokuları gelir! Bahar gelir, menekşe kalkıp süsenin yanına varır. La’l rengi elbiseler giyen gül sevdalanır da kaftanını yırtar. Sünbül yasemine ‘Merhaba, seni saygı ile selamlarım!’ der. Yasemin de ‘Ey nazik dost, ben de seni candan selamlarım!’ der. Ekşi suratlı kış geçer gider. O zevki, neşeyi kaçıran soğuklar yok olur. Sevdalı nergis sahralara dalar da çimenlere göz kırpar. Çimenler onun gönlünden geçeni anlar da ‘Ferman senindir, ne istersen yap!’ der. Karanfil de söğüt ağacına ‘Sana ümit bağladım’ der. Söğüt de ‘Ben pınar eviyim, benimle yalnız kalmak istiyorsan, buyur içeri!’ diye onu davet eder. Üveyik kuşu ‘Kü, kü, o sevgili nerede, nerede, onu arıyorum?’ diyerek bahçeye gelir. Güzel sesli âşık bülbül de ‘Görmüyor musun; aradığın burada!’ diye gülü gösterir.”
Cemre Hanım, düşmese de olur! Biz zaten anlıyoruz baharın geldiğini
Unutulmaz kültürümüz, günümüz koşullarında yeniden mi tanımlansa acaba?
Hanımlar bilir ki kışın alınan kilolar ağırlaşmıştır üzerlerinde, bahardan sonra gelecektir yaz. Mayoların içine sığmak için İnternet üzerinden diyetisyen tavsiyeleri, şok diyetler, tüketilmesi zor tarifler ve sevmediğiniz yemeklerden oluşan zayıflama programları yoğunlaşmıştır ekranlarda…
Liseli kızların kısa çorap giydiğinde, anlayın ki cemre düşmüştür.
Kış sezonu indirimleri yapılırken, yaklaşan baharda romantizm ve şıklığı birleştiren koleksiyonlar süsler vitrinleri.
Baharı müjdeleyen vitrinler, 1. cemre
Mayo katalog çekimleri ve yaz modası defileleri, modacılar ve sohbet konukları her yerde.
Hawaii’de çekilmiş dondurma reklamları 2.cemre
Pop sanatçılarının çekilmiş, yaz görüntülü hareketli şarkıları 3.cemre
Yaz konseri hazırlıkları, erken tatil rezervasyonları
Bu gibi içecek reklamları döner durur gözümüzün önünde
Cemre, düşer düşer düşer…
Sosyal çevrede değişikliklerle de gözlenebilir. Kalabalıklaşan caddeler, parklar ve kedilerin şehvetle miyavlamaları…
Gün olur ki beklediğimiz cemreler düşer, kış gününde ve sonbaharda özlemlerimize, hasretimize.
Havaya, suya, toprağa düşen cemre bazen yüreklere düşer. İnsan ruhunu uyandıran beyin, yüreğe seslenir , ” Bahar yakındır!” Müjde! Bahar geldi. Hoş geldi.
Hoş geldi! Bahar geldi!
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)