“EN”lerin Ve “İLK”lerin Ülkesi
Görmek lazım şu meşhur şaşaalı, parıltılı Arap memleketini diyerek düştük yollara. Alışveriş konusunda aldığımız tavsiyelerle, yazlık kıyafetlerimiz, terliklerimiz bavulumuzda.
Birleşik Arap Emirliklerinin güzelliği tartışılmaz, ülkesi.
Arap Yarımadası’nın güneyinde, Basra Körfezi’nde önemli bir liman kenti olan Dubai, Birleşik Arap Emirlikleri’ne bağlı yedi emirlikten biri.
Dubai, çölün ortasında bir vaha sanki.
Çölde modern yaşamı kuran Araplar.
Bizi Dubai Havalimanı’nda karşılayan rehberimiz Mithat Bey başladı anlatmaya… 6 yıl önce gelmiş yerleşmiş bu ülkeye.
Dubai halkı gibi yasal haklara sahip olmadığının altını çizdi.
Kent merkezi, yol kenarları yeşillikler içinde. Petrolden bile pahalı suyla, ülkeyi yeşillendirmek kolay olmasa gerek. Kum üzerinde hayat tutunmaya çalışan çimler. Dubaili, yeşil uğruna dolarları harcamaktan hiç çekinmemiş.
Tüm bunlar oldukça yapay fakat insanın ve paranın çölün ortasında dahi neler yaratabileceğini hayretle izliyor insan burada. Ülkede gökdelenlerin dışında kalan neredeyse tüm alanları yeşillendirmişler. Buna hayret ettim çünkü bu yeşil alanların altı olduğu gibi çöl kumu. 2-3 çiçek dikebilmek için bile borularla su taşınıyor ve damla sulama yöntemiyle sulanıyor. Petrolu bol olan bu ülkede, bitkileri sulamak için suyu zor bulsalar da zaten su deniz suyundan arıtıldığı için inanılmaz zahmetli bir operasyon.
Çiçekleri paralel bir hat üzerine dikip altından gecen ince bir hortumla suladıklarını görünce mukayese etme yoluna gittim ister istemez.
Denizin kenarında, orijinalinde çöl olan bu Arap emirliğini gerçekten yapay bir cennete çevirmişler.
En yüksek bina, en büyük alışveriş merkezi, en büyük yapay ada, en büyük akvaryum. İnşaat sektörü inanılmaz gelişmiş, halen her yerde gökdelen yapımları sürüyor.
Dubai gerçekten uçlarda yaşayan bir şehir; dünyanın ilk palmiye şeklindeki yapay adası Palm Jumeriah; dünyanın en uzun binası Burj Khalifa, dünyanın en lüks oteli Burj Al Arab, dünyanın en büyük alışveriş merkezi Dubai Mall, hepsi Dubai'de ve daha birçok "en" inşaat aşamasında.
İlk durağımız Jumeirah bölgesi oldu. Jumeirah bölgesi Dubai’nin en lüks ve turistik bölgelerinden biri. İncecik, pırıl pırıl kumlu plajları, lüks otelleri ile göz kamaştırıyor. Jumeirah. Dubai’nin 7 yıldızlı meşhur oteli Burj el Arab, dünyanın 8. harikası olarak görülen meşhur Palmiye adası da yine Jumeirah bölgesinde. Bu adanın 100 yıl sonra batacağı öngörülüyormuş. Denizde uzaydan bile görülebilecek bu suni ada; 17 dallı palmiye biçiminde.
Palmiye Adası yukarıdan bakıldığı kadar özelliği olan bir yer değil, sağlı sollu kum rengi lüks siteler kurulmuş, adanın en ucunda ise ilginç ve gösterişli mimarisi ile Atlantis Oteli var. Yine de bir yanda Basra körfezi, diğer yanda Hint okyanusu bu adayı baştan sona görmekte fayda var.
Burj Khalifa 828 metre yüksekliği ve 160 katı ile dünyanın en yüksek binası, hemen yanında yine dünyanın en büyük alışveriş merkezi olan Dubai Mall var.
Dubai Mall, bayram nedeniyle 24 saat açıktı. İzdiham yaşanıyordu. Adım atmakta güçlük çektiğimiz, alışveriş merkezinde girişlerde kontrol yapılmaması dikkat çekiciydi. Dünyada güvenlik açısından eşine az bulunur bir örnek Dubai.
Yaklaşık yedi yüz bin nüfusa sahip Dubai’de yabancılar da azımsanamayacak çoğunlukta. Nüfusun yüzde 20-25’i Arap. Kalanını Hint, Pakistan, Bangladeş, Filipin, İran, Sri Lanka, Lübnan ve Suriyeliler oluşturuyor.
Sakin ve huzurlu bir yaşam çarpıyor gözünüze. Dünyanın dört bir yanından insanları görebiliyorsunuz.
Yerel halkı, hanımların peçeli çarşafları ve erkeklerin entarilerden rahatlıkla ayırmak mümkün. Bunun yanında yabancılar mini etekleri, şortları, askılı tişörtleri ile rahatlıkla gezinebiliyorlar. Kimse kimseye karışmıyor.
Sokaklarda yürürken polis görmediğim, fakirliğin olmadığı Dubai’de suç oranı da son derece düşükmüş.
Eğitimde; İlkokul öğrencileri okulda az zaman geçiriyorlar. İngilizce eğitim ağırlıklı. Yabancılar, devlet okullarına çocuklarını gönderemiyor, sadece özel okullarda eğitim alabiliyorlar. En pahalı özel eğitim kurumları İngilizlerin, en ucuz eğitim Hintlilerin olduğunu söyledi, Azeri rehber Terane.
Zenginliğin en önemli kaynağı ise petrol, petrol ürünleri, balık, tekne imalatı, inşaat malzemesi ve inci. İleri görüşlülük ve petrolün bir gün biteceğini düşünen Arap ; ”Babam deveye bindi, ben arabaya. Oğlum jipe, onun çocuğu jete, onun çocuğu da tekrar deveye binecek. “ derken, döngüyü anlatmış olsa gerek.
Petrol gelirlerinin gelecekte bir gün azalacağını, biteceğini düşünen yetkililer, bütün hesaplarını petrol dışına kaydırıp ticarete ve turizme ağırlık vermişler.
Dubai ekonomisi tarihsel olarak petrol sanayisi üzerine kurulmuş olsa da, Emirlik yürüttüğü ticaret ve turizm ile önemli gelir kalemlerini oluşturmuştur.
Bu arada Dubai’den alınabilecek 2 şey var; biri elektronik, özellikle Apple ürünleri Türkiye’nin yarı fiyatına, diğeri de hurma. Bin bir çeşitte ve boyda hurmaya rastlayabilirsiniz.
AVM’ lerde fiyat farkı gözlemlenmediği ancak Dubai Cadde ve sokaklarında bulunan satış noktalarında oldukça ucuza alabiliyorsunuz.
Dubaililerin herhangi bir sıkıntıya girme ihtimalleri yok” diyor. Herkes ya doğuştan zengin ya da yatırımcıların ortağı durumundaymış; yabancılar yerel ortak kullanmak zorunda oldukları için birçok Dubaili yattığı yerden para kazanıyormuş. Her yer dolu, para harcamayan, daha doğrusu etrafa para saçmayan yok.
Geliş- gidiş 6’şar şeritli dev caddeleri, gökdelenleri, birbirinden süslü, havalı otelleri, yollardaki dudak uçuklatan arabaları, içinde dünyanın en lüks mağazalarının bulunduğu devasa alışveriş merkezleri ile tam anlamıyla paranın bolca kazanıldığı ve harcanıldığı bir yer Dubai.
Pahalı ve en son moda ne varsa kadınların üzerinde görebilirsiniz, Onlar makyajlarını eksiksiz yapıp, mücevherlerini takıştırıp ‘abayah’larını giyiyorlar, erkeklerse ‘kandura’ giyiyor. Erkeklerin ne kadar zengin olduklarını altın saatlerine ya da arabalarına bakıp anlamak mümkün. Dubai’de Rolex’i olmayan yok gibi. Dubai caddeleri Ferrari’ler, Mercedes’ler, BMW’lar ve uzun Amerikan arabalarıyla dolu. Hepsi de son model. Beyaz entarili Arap gençlerinin kırmızı bir Camaro z28 Cabrio içinde görmek de çok sıradan. Zengin emirlikte hava kirliliğine, trafik yoğunluğuna rastlanmıyor.
Yılda sadece 10 gün yağmur yağan, Dubai’de sıcaklık ortalaması sadece 3 ay 30 derecenin altında, yaz aylarında 50 derece olduğunu söyleyen rehberimiz devam etti. Yazın Bodrum’da kış mevsiminde Dubai’de olduğunu anlattı. Yazın sokakta yürünmez. Her yer klima.
Ayrıca gezimiz boyunca hiç sokak hayvanına rastlamadık.
Korumasız gezen şeyhler,
Bir erkeğin dört kadınla evlenmesi yasal olan ülke.
Kurban Bayramı olmasına rağmen sokaklarda “me” sesi, “mö” sesi duyulmayan ülke. Bayramla ilgili hiç bir görüntüye rastlamadık. Ne bıçak bileyiciler, ne kurban derisi toplayıcılar, ne kesim yerleri. Ne sokak ve caddelerde kesim görüntüleri. Caddelerde kaçan boğa görüntüler yok yok yok…
Dubai’nin başında Şeyh Muhammed Raşid el Maktum var. Halk Maktum’a neredeyse tapıyor. Dubai’yi diğer altı Arap emirliği arasında en modern, en büyük ve en lüks emirlik haline getirdiğini düşündükleri Maktum’un dev posterlerini her yerde görmeniz mümkün. Muhteşem Yüzyıl dizisinin afişlerini caddelerde görebilirsiniz.
Safari, at ve deve yarışları Arapların vazgeçilmez tutkusu. Kum taneciklerinin arasında yapılan safari, pek keyifli.
Adrenalin sevenler safariye bayılacaklardır, biz çığlık çığlığa bağırdıkça şoförümüz kahkahalarla güldü ve bizi daha da heyecanlandırmak için arabayla türlü numaralar yaptı. Bir saat kadar süren çöl gezisi turistler için özel olarak yapılmış ve yerel eğlencelerin düzenlendiği çadırlarda devam ediyor. Bu çadırlarda barbeküleriniz hazırlanmış olarak karşılanıyor ve Arap lokmasıyla birlikte, açık havada nefis bir yemek yiyorsunuz. Aynı zamanda deveye binmek, kına yaptırmak, nargile içmek mümkün. Finali dansöz yapıyor. Safari gezisinden dönerken; yol kenarlarında, çölün ortasında öbek öbek Ay ışığında ateş ve mangalları başında piknik yapan aileler görebiliyorsunuz.
Dubai’de en kullanışlı ulaşım aracı taksi. Görülecek yerler birbirinden yürüme mesafesinde olmadığndan burada bolca taksi kullanmak durumunda kalıyorsunuz. Taksiye bindiğinizde dünyanın her yerinde olduğu gibi taksici oyunları yapılıyor. Toplu taşım aracını nadir görebilirisiniz. Otobüsler de çalışan halk dışında rağbet görmüyor ama hepsi klimalı son derece modern otobüs durakları arada serinlemek için ideal. Duraklarda bekleyen yolcu görmediğim yer diyebilirim.
Dubai’de en hoşumuza giden yerlerden bir tanesi “ Dubai Marina ” oldu. Gökdelenlerin arasındaki marina, etrafındaki cafeler, restaurantlar, nargileciler, koşu parkuru ile her daim bir tatil havası yaratıyor. Milyon dolarlardan satılan stüdyo daireler. Dubai’ye yine gitsem ilk uğrayacağım yerlerden Dubai Marina.
Turizm açısından da çok şanslı Dubai. Kış mevsimini yaşamayan emirlikte, dört mevsim denize girmek mümkün.
Muhteşem plajları, neredeyse tüm yıl süren yazı ve denizini de eklersek Dubai’nin bağımlısı olabiliriz. Zamana sığdıramadığım, görmediğim yerler için nasıl olsa tekrar gideceğim.
Dubai, Expo 2020 İçin, Dünya fuarına ev sahipliği uluslararası fuarın Dubai'de düzenlenmesi için kampanyaya hız verdiği de kaydedildi.
Sonuç olarak gidilmesi, görülmesi gereken güzel ülkelerden biridir Dubai.
Sevgiyle kalın…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder