BİR AVUÇ TOPRAĞI YOĞURMAYI BİLMEYENLER
Kadınların bir güne ihtiyacı olduğu dünyanın da olmaması gerekir aslında. Neden bu yazıyı yazdığımı düşündüm.
Neden böyle bir güne ihtiyaç duyuldu? Ne zaman, niçin, hangi gereksinimden dolayı ortaya çıkmıştır 8 Mart? Kutlama günü mü anma günü mü?
Bu günün anlamı, kadınların yıllar boyu yürüttükleri özgürleşme mücadelesini hatırlamak.
Neden 8 Mart Kadınlar Günü?
1857 yılının 8 Mart'ında, New York'da bir tekstil fabrikasında çalışan 40.000 dokuma işçisi, daha iyi çalışma koşulları isteğiyle greve başlar. Bu grev esnasında polis işçilere saldırır ve onları fabrikaya kilitler. İşçilerin fabrikaya kilitlenmesinin ardından çıkan yangında, işçilerin fabrika önünde kurulan barikatlardan kaçamaması sonucunda çoğu kadın 129 işçi can verir. Ölen işçilerin cenaze törenine 100 bini aşkın kişi katılır. Bu olaydan 53 sene sonra, 26 – 27 Ağustos 1910 tarihinde Kopenhag'da düzenlenen 2. Enternasyonale bağlı kadınlar toplantısında Almanya Sosyal Demokrat Partisi önderlerinden Clara Zetkin, 8 Mart'ın,yangınında ölen kadın işçiler anısına "Dünya Emekçi Kadınlar Günü" olarak anılması önerisini getirilir.
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 16 Aralık 1977 tarihinde 8 Mart'ın "Dünya Kadınlar Günü" olarak anılmasını kabul eder. Önemli günleri kutlarken ve anarken neyi niçin yaptığımızın farkında olmalıyız.
Başarının tam olarak tanımı nedir?
Çoğu kadınlarımızın isimlerinin bilinmemesi kadının tarihteki yerini gözler önüne sermektedir. Başarılı olmayı hedefine ulaşmak olarak algılarsak sayı daha da artar.
Herodot’un Lidyalılar hakkında yaptığı yorumlardan paranın icadını kadınların yapmış olduğu ya da kadınlar sayesinde olduğu görülmekteymiş.
Yani tarihsel anlamda güçlü kabul edilen bir kimse üzerinde büyük etki sahibi olmak, benzeri bir güce sahip olmakla eşdeğer.
Kadın ve Sanat
Bu kadar duygusal bir cins nasıl olur da sanata damgasını vurmayı beceremez anlayamadım doğrusu.
Tarihte tüm dünyada emekçi kadınların hiç bir kadın göğsünü gere gere ben bunu yaptım diyememiş.
Beni derinden etkileyen hemcinslerimden örnekler vermek istedim.
Camille Claudel (8 Aralık 1864 – 19 Ekim 1943), Fransız heykeltıraşın hayatından kısa bir kesit.
Paris Güzel Sanatlar Akademisi’nde kadınların eğitim görmesi mümkün değilken 1882'de Claudel, çoğu İngiliz olan ve aralarında bir grup genç kadınla bir atölye kiralar. Sanatını icra edemeyen Camille Claudel Rodin 1905 yılından itibaren akıl hastalığı baş gösterir. Heykellerinin birçoğunu kırar, paranoya belirtileri göstermeye başlayınca Camille Claudel, akıl hastanesine kaldırılır. Yaklaşık 90 adet heykelini, eskizlerini ve çizimlerini yok eden Camille Claudel, 30 yıl akıl hastanesinde kaldıktan sonra 19 Ekim 1943'te ölür ve Monfavet mezarlığına gömülür.
"Bir avuç toprağı yoğurmayı bile bilmeyenler.
Duygusuz yavan insanlar. Bu benim ruhum en kutsal varlığım...
Bunlar çalışma saatleri. Ruhumun yandığı saatler.
Siz yiyip içerken, dalga geçerken, oburca tıkınırken, ben heykelimle yalnızdım.
Ve yavaş yavaş akan benim hayatımdı. Bu toprağın derinliklerine kanımı akıtıyordum..."
Camille Claudel
Tüm asilzade kadınların başlıca eğitimi müzikken neden bir tanesi çıkıp da bir beste yapamamış. Tarihte neden bir beethoven bir mozart bir bach olamamış. Kendime neden diye sorup bir türlü cevap alamadığım kadınlardır neredeler?
Ne yazık ki, kadınlar, müzik tarihi edebiyatında, önemli müzik icracıları olarak kabul görürken, bestecilik ve müzikal yaratıcılığın, daha çok erkeklerle ilişkilendirilen bir alan olarak karşımıza çıkmasının en önemli nedenleri arasında, kadınların kompozisyon eğitimine erişimlerinin kısıtlanmış olmasının sayılabileceği görülüyor ve kadınların geçmişte eğitim öğretimden uzak tutulduğu anlaşılıyor. Ancak yetenekler bastırılamaz ki.
Biliyoruz ki cumhuriyet dönemi kadın yazarları ve dünyadakileri n de çağımızda sayısı oldukça fazla. TRT repertuarında kayıtlarda plak ve kasetlerde eseri bulunan ilk kadın Adile Sultan’dır.( 1826 - 1899)
Dünya tarihi, ataerkil kültürün kadınları kontrol altında tutmaya çalışmasıyla yazılmıştır zaten.
Prag’daki İşkence Müzesine yolu düşenler görecekler ki, ortaçağdaki bütün işkence aletleri ve yüze giydirilen utanç maskeleri kadınlar için tasarlanmıştır. Haydi, Kızlar Okula! Baba beni okula gönder kampanyalarının yapıldığı bir çağda, kadının yeri bellidir. Neyi tartışıyoruz ki? Hangi eşitlikten bahsediyoruz? Ataerkil zihniyette kadın başarılı olamaz ama başarmak için mücadelemiz sürecek anlamındadır.
Annem dört kız çocuğuna sahipti ve bize her zaman , “Hayatta inişler çıkışlar olabilir. Yaşamda sahip olduğunuz her şey bir anda yok olabilir ya da yapayalnız kalabilirsiniz. Okuduğunuz zaman hayatta tek başınıza kalsanız bile güçlü olabilirsiniz.” diye öğüt verirdi.
Bu yalnızca kadınlar için değil, birey olarak hepimiz için geçerli aslında.
Tarihin gölgesinde kalan kadınlar vardır başarılı olsalar bile pek bilinmez, Dünya âleminin ataerkil düzeninde inat edip var olan biz kadınlar...
Dünyada insandan başka hiçbir canlı türü kadınına şiddet uygulamaz.
"Hıçkırarak ağlayan bir kadının gözyaşları, ağlatan adamın başına geleceklerinin altına atılacak imzadır." Charles Bukowski, bu sözü yaşadığı dönemde ağlayan kadınlar olmasaydı söyler miydi?
Benim zihnim böyle bir düşünceyi üretmese ve kabul etmese de erkeklerin kendilerini üstün görme alışkanlıkları ne yazık ki günümüzde de sürmektedir.
Dünyada her şey kadının ve erkeğin ortak eseridir. Yılın erkeklere ait olmayan bir gününde ve diğer günlerde, şiddetin olmadığı bir dünya temennisiyle kadınlar ve gülümsemeler olmadan bir hiç olan dünyaya gülümseyiniz…
8 Mart Dünya Kadınlar Günü ülkemizde, 1921′den beri anma günüdür. Bu günün anlamı, kadınların yıllar boyu yürüttükleri özgürleşme mücadelesini hatırlamak, kadına yönelik her tür şiddete son vermek, kadınlara sosyal yaşamda daha çok yer vermek, kadınların naif ruhlarına ince bir dokunuşla ulaşmak ve de yılda bir gün olsun onlara kendilerini özel hissettirmektir. Bir gün yeterli mi?
Tabii ki değil.
Her ne mesleği icra ederlerse etsinler etraflarındaki her erkekle eşdeğer başarılı kadınların var olduğunu biliyoruz.
Kutlama mesajlarını aldığım bu gün, ezelden beri yaşadığımız zulme rağmen hala teröre, şiddete başvurmayan analık ve kadınlık duruşumuzla örnek grup olduğumuz için de tüm hemcinslerimi kutlarım.
Eşit koşullarda yaşayan, mutlu ve özgürlük için, Dünya Kadınlar Gününden aydınlık yarınlara...
Önce Vatan gazetesinde yayinlanmistir
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder