Atatürkçülük yerine "Kemalizm" sözcüğünü kullananlar artıyor.
Aslında aralarında bir ayrım olmaması gerekir. Ama ben Kemalizm demeyi niçin tercih ettiğimi her fırsatta açıklıyorum.
Birinci neden, Kemalizmin - tıpkı Leninizm gibi - evrensel bir kavram olması... İkinci neden, Atatürkçülük sözcüğünü, Marmaris'teki adam ve arkadaşlarının yıpratmış olması...
Önümde Almanya'dan yollanmış iki bildiri duruyor. Birincisini Sosyaldemokrat Halk Dernekleri Federasyonu, ötekisini de Türkiye Sosyaldemokratları Derneği yollamış... İkisinin de başlığı aynı:
"Neden Kemalistiz?"
10 Kasım 1995 günü, Hürriyet gazetesinde "Gerdan Atatürkçülüğü" diye bir yazı çıkmıştı:
Yazarın, bindiği uçaktaki dört hostesten ikisinin yakasında Atatürk rozeti bulunmaktan rahatsız olduğu anlaşılıyordu. Bundan "Gerdan Atatürkçülüğü"nün "avamlaştığı" sonucunu çıkarmıştı... Kendisi de "açık kart" oynadığını ve "Atatürkçü veya Kemalist olmadığını" açıklıyordu.
Çok hızlı, yetenekleri ve birikimi de çok sınırlı bir "numaracı cumhuriyetçi"nin, "Kemalist olmadığı" gibi müthiş bir açıklama (!) yapması, Aziz Nesin'in bile düş gücünü aşan bir olaydı. Nedense güldürü ustaları - kıskançlıktan olacak - "es" geçtiler. Ben de güldüm geçtim.
Ama yazıdaki ilkelliğe yönelik - yurtiçi ve yurtdışı - tepkilerden, benim telefonum, faksım ve posta kutum da "fazlasıyla" payını aldı.. Ve o yazı - PTT'nin yanı sıra - en çok da Atatürk rozeti satanlara yaradı.
Her geçen gün, THY çalışanlarının daha çoğunun yakasında Atatürk rozeti görüyorum!
Makedon, Hırvat, Bulgar, Rus, Alman, Yunan, İngiliz ve Romen bilim adamlarının oluşturduğu bir "Balkan Bilim Derneği" var. Birkaç ay önce yapılan genel kurulunu, Bulgar başkan şu sözlerle açmıştı:
"Atatürk'ü 20. yüzyılın en büyük dahisi kabul ediyoruz!.. Amacımız, Atatürk'ü hem kendi ülkelerimizde hem de bütün dünyada tanıtmaktır."
Dernek, "Atatürkü Düşümde Gördüm" isimli bir film yaptıracaktı. "Atatürk ve Balkanlar" kitabı hazırlanıyordu. Harf devriminin 70. yılının, 1998'de bütün dünyada kutlanması sağlanacaktı. Balkan ülkelerinde "Atatürk'ü Nasıl Tanıyorsunu?" konulu yarışmalar düzenlenecekti... Ve çeşitli Avrupa ülkelerinde şubeleri olan bir Atatürk Üniversite kurulacaktı...
Bir "32. Gün" izlencesinde, Vietnam'da bir ilkokul gösterilmişti. Karatahtada "Atatürk" yazılı idi. Ho Şi Min'in çocukları, Mustafa Kemal'in devrimini öğreniyorlardı... Ve son haber:
Kırgızıstan'da Başbakan Yardımcısı Prof. Osmanakun İbraimov yönetiminde "Uluslararası Atatürk Araştırma Vakfı" kuruldu. Azerbayacan'da - Bakü ve Nahcivan'da - bir "Atatürk Araştırmalar Vakfı" kurulması hazırlıkları içinde. Özbekistan'ın Stratejik Araştırmalar Vakfı ise, Kemalizmi öncelikle incelenecek konular arasına aldı.
Kuzey Kıbrıs'ta yapılan ve çok sayıda yabancı bilim adamının katıldığı "3. Uluslararası Atatürk Sempozyumu"nun sonuç bildirisinde şu satırlar bulunuyor:
"Atatürkçülük Türk milleti için bir öze dönüş hareketidir. Atatürkçü düşünce, sadece Atatürk dönemi Türkiyesi'nin zorluklarını çözmek ve bütün esir ve mazlum milletlere örnek olmakla kalmayan; akla, bilime ve fenne dayalı bir dünya görüşü olarak, gelecek yüzyıllara ışık tutacak bir sistemdir."
Bizim niçin Kemalist olduğumuz belli.
Türkiye'de bir din devleti, ya da etnik farklılıklara dayalı bir devlet kurmak peşinde olanların, neden Kemalizme karşı oldukları da belli.
İnanca dayalı olduğu ölçüde, her iki tutuma da saygı duymak gerekir... Ama "gerdan"dan yukarıya çıkamayan "yeni mandacılar"a saygı duyabilmek çok zor!..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder