22 Aralık 2014 Pazartesi

BİR VARMIŞ BİR YOKMUŞ - Nezahat Göçmen



Bir varmış bir yokmuş Evvel zaman içinde internet ceplerin içinde
Sosyal medya tellal,  penguenler berber iken
Bir ülkede bir ormanda ağaçlar kesilip bin yüz elli odalı bir saray yapılmış. “Bizi affet, ağlayan ağaçlar.” diyen sesler,  yapılan kötülükleri derin derin düşünen insanlar varmış.  Bu ülkede analar bağrını yere sürer. “Benim oğlum yüzme bilmezdi.” diye ağlarmış. Onun oğlu Bodrum’da, Çeşme’de,  kışın kapalı yüzme havuzlarında yazın açık havuzlarda değilmiş…
Böyle başlayan bir masal yazasım var. Yüzyıllar sonra anlatılacak. Ormanda bir dev varmış diyemedim.
Çocukken çok korkardım dev olan masallardan. En sonunda kurtulurdu iyi yürekli kahramanlar o devden. Masallarda kötülerin kim oldukları, nerede, nasıl oldukları, ne ve niçin yapacakları açık ve nettir.
Anladım ki tüm masallar yaşanmışlıklar.  Bir yanımız bahar bahçe,  bir yanımız o hayatı yaşamaya zorlanan insanlar. Bir Aborjin Öğretisi  “Kafanın konuşması toplumun bir ürünüdür. Kalbin konuşması sonsuzluktan gelir!'' der.
****
Yine akşam
yine acılar dediğim bir ülkede haberler
sırasını bozmadan dökülüyor ekranlardan...
Bu ülkede
Gün aydınlık olamaz
bir taraf KARIN doyurma
bir taraf YARIN doyurma çabası içinde olduğu sürece...
Atatürk demiş ki; Ülkemiz çağdaş medeniyetler seviyesine çıkmalıdır. Fakat bu çağdaş medeniyetin nerede olduğunu belirtmemiş.
Öğle yemeği için" Maliyet yüksek evden yemek getiriniz." denilen maden işçilerinin eşlerinin kınalı parmaklarıyla ve analarının yaptığı yemekleri, sefer tasında getirerek yerin altında yerken, dalgıçların bile giremediği su baskınında kalması vahşet... Yaşam odası hiç yok.  Öğle arası yemek molasında yeryüzünde nefes alarak yemek yemek lükstü onlar için
Yeni yılımız kutlu olsun… Daha birçok özel günlerimiz de kutlu olsun.  Yeni yıl, bu ülkede adaletin de olabileceğini göstersin.  Yüreğindeki Sevgileri çalamadığımız, Yüzlerinde gülümsemeyi çaldığımız insanlar ne büyüktür. Mütevazı olmanın en güzel modelidir onlar.

Büyüme ve kalkınma
Bir ülke büyüyebilir. Saraylar, yollar, özel hastaneler çoğalabilir.   Bir ülkede Kalkınma,  yaşam standarttı ile ölçülür. Madende göçük altında evladının ölüm haberini yüreğinde hissedip bağrı yanıyorsa, o ananın yüzünde çaresizlik bir ansiklopedi kalınlığında kırışıklığa dönüşmüşse sayfaları kat kat sahaflardaki kitaplar gibi sararmış ve değerlenmişse, manevi büyümenin en güzel anlatımıdır.
Zaten toprak altındaydı evlatlar. Yine toprak altında. Elleriyle karıştıracak o toprak üstünü Analar. Ama yürekleri toprak altında.
Eksilenler hanesine bir sıfır attık. Beslenmeye değinmek istedim biraz da. Benim için çok şey ifade eden Çanakkale kahramanlarının yemek listesi ve bugünkü meclisin yemek listesi gözüme ilişti.   İdare ederek beslenen insanların ciltleri ile dengeli beslenen insanların yüzüne iyi bakın. Arasındaki 7 farkı bulmak çok kolaydır.
Bir şehit babası oğlunu toprağa verirken... Ayakkabıları bu topraklarda nelerin değiştiğini! Nelerin değişebileceğini! Nelerin değişmeyeceğini haykırıyor... Duyabilene.
Bana “mutlu yıllar” demeyin. Çocuklar, gençler mutsuz oldukça.  Yüreği gibi ayakkabıları paramparça olan onurlu insanlara selam olsun.
Tevfik Fikret der ki:
“Bendedir iyilik, kötülük tohumu
Varırım hep böyle ta mezara dek
Yeniden dirilmek bizim nemize gerek
Taşır insanların hem aşkını, hem acısını
Bağrımdaki şu deli, şu ince yürek
İnsan gibi yaşamaktır
İnsan gibi yaşamak”

Yıllar kervanı  dizilirken, kıyamet sen de kop kopacaksan,
 İyi insan olabilmek, duyarlılık ve tevazu gösterebilmek meselesi asıl mesele.
Ve yine Tevfik Fikret’ten dizeler…
Bu harmanın gelir sonu, kapıştırın giderayak!
Atıştırın, tıkıştırın, kapış kapış, çanak çanak...
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!
 İnsanların gülüşlerini alıp ağlayan yüzler hediye etmenin vebali nasıl ödenir sizce?
 Mustafa Kemal Atatürk’ün 1937'de Atatürk Orman Çiftliği dâhil bütün varlıklarını Hazine'ye bağışladığı vasiyetnamesi ile bitiriyorum.
“ İnsanın asıl serveti manevi kişiliğinde olmalı. Mal ve mülk bana ağırlık veriyor. Bu çiftlikleri ulusuma armağan etmekle büyük bir ferahlık duyuyorum. " M. K. ATATÜRK
Dünyada kötüler de kendi sonlarına koşarlar iyiler de unutulmamalı!
Hepimiz mitolojik varlıklarız,  güneşi gören masal bahçelerinde buluşmak üzere…

 Sevgiyle kalın.

Hiç yorum yok: