Mustafa Kemal Atatürk’ün en büyük devrimlerinden bir tanesi de Kadın haklarıdır. Atatürk’ün biz kadınlara verdiği değer beni O’na bir değil bin kez daha hayran bırakır. Ne şanslıyız ki bu haklara Atatürk sayesinde ulaşabildik.
Teşekkürler Atatürk!
Birçok batı ülkesinden daha evvel, bu hak Atatürk tarafından verildi.
1926 yılında Atatürk’ün isteği üzerine çıkarılan “Medeni Kanun” ile kadınlarımıza erkeklerle eşit haklar sağlanmıştır.
3 Nisan 1930′ da kabul edilen bir yasa ile belediye seçimlerine katılma hakkı tanınmıştır. 26 Ekim 1932′ de kabul edilen bir yasa ile Türk kadınına muhtar, köy ihtiyar kurulu üyeliğine seçilme ve seçme hakkı tanınmış;
8 Ekim 1934′ de kabul edilen ve 5 Aralık 1934’de yürürlüğe giren bir başka yasa ile kadın-erkek eşitliği alanında bütün haklar, “Kadınlara Milletvekili Seçme ve Seçilme Hakkı” nın tanınmasıyla verilmiş.
İşte onlar, Kadın Hakları Hareketi’ni başlatan kadınlar!
Dünyada ilk Kadın Hakları Hareketi 13 Temmuz 1848’de başlar. Elizabeth Cady Stanton, New York’ta oturan dört ev kadını arkadaşına, kadınların Amerika’daki durumundan memnun olmadığı ve kendini ne kadar kısıtlanmış olarak hissettiğini anlatmaya başlar. Bu beş kadın konuşmakla kalmayıp harekete geçer. İşte onlar, Kadın Hakları Hareketi’ni başlatan kadınlar. 19 Temmuz 1848’de, tarihte ilk kez, kadınlar “Kadınların Durumu ve Hakları”nı konuşmak üzere bir toplantı gerçekleştirdiler. Bu toplantıda ele alınan konular:
*Kadınların oy kullanma hakkının olmaması,
*Evli kadınların mal, mülk sahibi olmamaları,
*Boşanma ve vesayet kanunlarının kadınlara hiçbir hak tanımaması,
*Kadınlar erkeklerle aynı işi yapsa bile, aynı parayı kazanamamaları,
*Çoğu mesleklerin, kadınların yapmasına iznin olmaması, (tıp, hukuk vb.)
*Kadınların üniversiteye kabul edilmemeleri,
*Kadınların tamamen erkeklere bağımlı olarak kalmalarının mecburiyeti.
Hükümete Bildiri Hazırlanır. Elizabeth Cady Stanton, bu bildirinin geniş çapta tanıtımını yapar. İlk Kadın Hakları Toplantısı Kadın Hakları Hareketi’nin başladığı günün ertesi, tüm gazeteler böyle bir olayın ne kadar gülünç ve gereksiz olduğunu, haber yapar.
Dünyada Kadın Haklarının Tanınması
İlk modern devlet olarak da Amerika Birleşik Devletleri’nin Wyoming eyaleti 1869 yılında kadın haklarını tanıyan ülke.
1 Haziran 1906 tarihli eyalet meclisi tüzüğü ile Finlandiya kadın haklarını kabul eden ilk Avrupa ülkesi olmuştur. 1907 yılında 19 kadın milletvekili meclise girmeyi başarmıştır. Kadınların politikada aktif olduğu ülke olan Finlandiya’da 2007 yılında kurulan hükümette 200 üyeli parlamentoya 84 kadın milletvekili seçilmiş. 20 bakanın 12’si kadın ve kadınlar hükümet kurmuş. 1990 yılında savunma bakanı da bir kadın.
1935 yılı seçimlerinde ilk kez seçilme hakkını da kullanan Türk kadını, TBMM’ ne on sekiz kadın milletvekili ile girmiştir.
1944 yılında da Paris kadın haklarını tanıyor.
İtalya’ da kadınlar 1948 yılında seçimlere girebilmişler.
Japon kadınları ise seçim haklarını ancak 1950 yılında alabilmiştir.
Medeni Kanunlarını aldığımız İsviçre’ de kadınlar haklarını 1971 yılında almışlardır.
2003 yılında da Afganistan bu hakkı kabul etmiştir.
Bizi taçlandıran bizi kutsallaştıran anneliğimiz farkımızı fark ettirmekte, kadın ve erkek doğuştan iki apayrı yaratık. Hepimiz biliyoruz ki fizyolojik olarak Kadın erkek aynı değildir. İlk baştan “yaşasın farklılık” diyeceğimiz bir durum. Hukuksal olarak eşittir. .
Yüzyıllardır süregelen Kadın erkek tartışması anlamsız. Dünyayı yarı yarıya paylaşıyorsak, her alanda eşitlik olmalı.
Kadın olsun erkek olsun, kişilik hakkı ile yetiştirilmeli ve bu dünyada haklarını yaşayabilen eşit insan olarak yaşayabilmeli… Henüz tam anlamıyla kadın haklarına ulaşıldığı söylenebilir mi?
Günümüzde erkek bir şekilde toplumda yerini alabiliyor. Toplumuzda erkek olmak kolay ama kadın olmak zordur diyebilsek de aslında hayatı erkek bedeninde sürdürmek hiç de kolay değil. Kadınlarımızın, cesaretleri, sabırları ve onurlu çizgileri, dik duruşları ile topluma ilham vermektedir.
Araştırmalar erkelerin her anlamda daha zayıf yaradılışta olduğunu söylüyor. Psikolojik olarak daha çabuk çöküntüye uğruyorlarmış. Biz kadınlar her konuda güçlü bir sağduyuya sahibiz. Dümdüz bir dünyada yaşamıyoruz. Elbette zorluklar olacak. Tarih nasıl yazılacak?
Ancak şiddetten uzak.
“Kadına Şiddet” olgusunun sürecinde, “ekonomik bağımsızlığı yitiren kadın nasıl diğer bireysel ve toplumsal haklarını erkeğe karşı koruyabilecek?” bunu düşünmek gerekiyor. Kadın eğitimi ve donanımı ile bireysel ve toplumsal haklarına karşı bilinçli olması gerekiyor hepsi bu
Bunca şiddetin ortasında kendi kimliğimizi sergilemeye çalışırken, her mücadelenin başkahramanı olduğumuzu biliyoruz.
Doğa kadını esas almaktadır.
Bir Alman sosyoloğa göre, ahlaklı, yetenekli, meslek sahibi ve sosyal yönden gelişmiş kadınlar olmasaydı, batı demokrasilerindeki ekonomik, sosyal ve siyasi sistem çoktan çökmüş olurdu. Güncel gözlemler ve araştırmalar, doğanın kadını esas aldığını ve anatomik açıdan kadına iltimas yaptığını göstermektedir.
Kadın hakları için sadece 5 Aralıklar, 8 Martlar, 25 Kasım Uluslararası Kadına Yönelik Şiddete Hayır Günü dolayısıyla eylemler yapılıyor. 5 Aralıklar, 8 Martlar, 25 Kasımlar yeterli mi? Yılın her günü bunun vurgulanması gerekmez mi? Ya da vurgulanmasına ne gerek var. Özümsenmesi gerekir.
Özümseme deyince “Kadın kahkaha atmayacak” diyen zihniyet karşısında bile kendimizi tutamadık kahkaha attık.
“Kadınlar insandır, biz insanoğlu” demiş Büyük üstat Neşet Ertaş
Meclisteki kadın milletvekili sayısından, vali kadın sayısına, belediye başkan sayısına baktığımızda, toplum yapımızın nerede olduğunu görebiliriz.
Atatürk, 18 Nisan 1935′ de kendisinin himayesinde İstanbul’ da toplanan ve aralarında ünlü nükleer fizikçi Madam Eve Curie’ nin de bulunduğu, dünyanın dört bir yanından gelen kadınların katıldığı “Milletlerarası İlk Kadın Kongresi” delegelerine şöyle seslenir:
“Türk kadınının dünya kadınlığına elini vererek, dünyanın barış ve güveni için çalışacağına emin olabilirsiniz.”
Türkiye’de yerel seçimlerde kadınlara seçme ve seçilme hakkı 3 Nisan 1930’da tanındı.
Kadınların bu hakkı almalarının 84. yılından üç gün önce 30 Mart’ta yapılan seçimlerde Türkiye nüfusunun yüzde 50’sini oluşturan kadınların aldıkları sonuç;
KA-DER, tüm Türkiye’de büyükşehir, il ve ilçe belediye başkanı seçilen kadınların listesini de çıkarmıştır.
-30 Büyükşehir’de seçim yapıldı, 3 kadın Büyükşehir Belediye Başkanı seçildi. (2009’da yok)
-51 ilde belediye başkanı seçimi yapıldı, sadece 1 ilde kadın belediye başkanı seçildi (2009’da 2 il belediye başkanı)
-919 ilçede belediye başkanı seçildi. Kadınlar, sadece 33 ilçe belediye başkanı oldu. (2009’da 17 ilçe, 7 belde belediye başkanı)
Yıl 2014 Türkiye Büyük Millet Meclisi Milletvekilleri Dağılımı; Kadın Milletvekili sayımız 77, çoğunluğun % 14,37’sini oluşturmaktadır. Erkek milletvekili sayımız 459’dur. % 85,63’ünü oluşturmaktadır.
Mecliste bile Atatürk dönemi meclisindeki kadar kadın yok. Sonradan aynı hassasiyeti gösterilmediği için standartlarını yakalayamadığımız ortada.
Biz kadınların kendi kaderimiz ile birlikte ülkenin kaderinde de söz sahibi olabilmemizin yolu siyaset yapmak ve örgütlü toplum olmak. Eşit bireyler olarak, hayatı yaşanılır kılarak, yan yana yaşamalıyız.
Atatürk’ün biz Türk kadınına verdiği seçme ve seçilme hakkımıza her zamankinden daha fazla sahip çıkmak zorunda olduğumuz bu günlerde büyük önderimizin anısı önünde bir kez daha saygı ve minnetle eğiliyorum
Ülkemizde hala, çocuk gelin ve damatların sayısı almış başını gidiyor. Gün geçmiyor ki kadın cinayetleri haberi olmasın. Önlem alınmadığı gibi bu olayları suç olmaktan çıkarmaya bile çalışılıyor. Bir insanlık ayıbıdır. Yüzyılın yüz karasıdır. Tüm dünyada kadın haklarının artırılmasını, kadının toplum içindeki hak ettiği erkek ile eşit mertebeye her alanda ulaşmasını ve özgürlüğünü kazanmasını temenni ediyorum.
Bir kadın, bir bebek dünyaya getirir, dünyayı değiştirir.
Ne mutlu bir Atatürk yetiştiren Türk kadınına, ne mutlu O’na sahip olan Türk milletine…
Aydınlık yarınlara…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder