29 Ağustos 2018 Çarşamba

Kurtuluş savaşında bir Alman subayı


Mustafa Kemal’e hayranlığı dolayısıyla Kurtuluş Savaşı’na katılan ve İstiklal Madalyası alarak ülkesine dönen Alman yüzbaşı Hans Toebst’in oğlu Cord Christian Troebst, babasının görev yaptığı yerleri görmek için Türkiye’ye geldi. Troebst, Türkleri çok seven babasının ablasına Gülnar ismini koyduğunu söyledi.

Fotograf: Hans Tröbst Türk subay üniformasi ile

KURTULUŞ Savaşı’na katılan tek Alman olan yüzbaşı Hans Troebst’in gazeteci oğlu Cord Christian Troebst, Türkiye’ye geldi. Almanlar tarafından inşa edilen Bağdat Demiryolu’nun kuruluşunun 100. yıldönümü nedeniyle, Adana’nın Pozantı İlçesi’ne gelen Sonntag Aktuell muhabiri Troebst, babasının tuttuğu günlük ve Türk ordusunu anlattığı ’Asker Kanı - Baltık Denizi’nden Mustafa Kemal Paşa’ya’ adlı kitapta Atatürk’e olan hayranlığını dile getirdiğini söyledi. Babasının Kurtuluş Savaşı yıllarında deniz yoluyla Ortaköy’e geldiğini ve Atatürk’e savaşa katılmak istediğini söylediğini anlatan Trobest, ‘Ona ‘Sen esir düşersen Alman olduğun anlaşılır, seni demiryolunda görevlendirelim’ demişler. Babam, önce Eskişehir demiryolunda, daha sonra Konya Ereğli demiryolunda, demiryolu subayı olarak görev yapmış. Alman ordusundaki yüzbaşı rütbesini, Türk ordusunda da kullanarak, Anadolu’da bu kez Türk üniforması altında verilen özgürlük mücadelesine katılmış’ dedi. Babasının, ülkesine dönerken kendisine verilen İstiklál Savaşı madalyasına gözü gibi baktığını belirten Troebst, şöyle devam etti: ‘Babam, 1923 yılında döndüğü Almanya’da uzun süre kalmamış ve 1924’de tekrar Türkiye’ye dönmüş. O dönemde (Alman Telgraf Merkezi) adı verilen ve devletin resmi ajansı olan kuruluşa gönderdiği yazılar beğenilince onu Türkiye muhabiri yapmışlar. Babamın ilk eşinden üç çocuğu olmuş. Babamın Gülnar adını verdiği ablam şu anda 80 yaşında ve halen yaşıyor.’

Fotograf: Eskisehir 01.02.1925 tarihlidir.

TÜRKLERDE OZ TAMGASI - SVASTIKA

Ari irkın-aryanizmin sembolü olarak görüldüğünden alman nazi partisi tarafından sembol olarak seçilen, esasen asya menşeili olup orta asya turan uygarlığından hintlilere geçen ve kayıp mu kıtası hakkındaki ender kaynaklardan biri olan naacal tabletlerinde de yer alan, sanskritçe’de “mutlu yaşam” anlamına gelen tamga…
evet svastika bir tamgadır.
hem de proto türk menşeili bir tamga…
uygar(!) batı’nın sürekli arayışta olduğu yunan uygarlığı kökeni hakkında 19. yüzyılda belirli fikirler şekillenmekteyken ve batı dünyası ata olarak eski yunan’ı görmekte oldğu yıllarda bu uygarlığın dip kültürünü ortaya çıkarmak için truva kazılarını yapan heinrich schliemann, efsanevi truva’nın yıllarca izini sürdükten sonra nihayet 1871 yılında çanakkale-hisarlık tepesinde kazılarına başladı ve birkaç sene zarfında antik truva kenti’nin kalıntılarını ortaya çıkarmaya başladı.
 schliemann’ın truva’da bulduğu svastika sembolleri)
schliemann’ın bulduğu antik eserler arasında önceden sıradan bir süs eşyası zannettiği bir de “gamalı haç(svastika)” da vardı.
schliemann’ın svastika’yı bulduğu günlerde avrupa uluslaşma sürecindeydi. batı dünyasında önce “milliyetçilik”, sonra “ırkçılık” birer “yükselen değer” haline gelmişti. avrupa bilim çevreleri aryan ırk’ın üstün nitelikleri hakkında tartışmalar yapmaktaydı…
tüm bu süreç devam ederken schliemann bulgularını paylaşmaya başlamıştı ve kendisini birden bire bu ari ırk tartışmasının odak noktasında buldu.
yayınlanan buluntular içindeki bu gamalı haç motifinin “ari ırkın sembolü” olduğu iddiası tüm almanya ve avrupa’da sansasyonlar yarattı.
kendilerini, tarihin başlangıcından beri dejenere olmamış bir ırk olarak addeden almanlar, bu gamalı haç’ın bunun bir kanıtı olduğunu benimsedi. tabii bu benimsemede schliemann’ın asistanının truva’daki gamalı haç motifleri’nin ari ırkın sembolü olduğu hususunda yazdığı yazılar da epey etkili oldu…
schliemann da yazmış olduğu “troy and it’s remain” adlı eserinde bu konuya değindi ve böylece svastika sembolü bir anda konum olarak farklı bir mecraya sürüklenmiş oldu…
tüm bu gelişmelerin neticesinde 1919’da alman nazi partisi (nsdap) bu svastika’yı kendisine sembol olarak seçti.
hitler’in ve naziler’in alman ırkının ari ırk olduğuna olan inancı ikinci dünya savaşı süresince de devam etti, hitler’in talimatıyla almanya’nın işgal ettiği ülkelerdeki tarihi eserleri yağmalamak üzre özel bir ss birliği kuruldu. bu özel birlik ari ırkın tarihi miraslarını toplayarak, hitler tarafından planlanan linz fuhrermuseum‘da sergilenmeye başladı. tabii bu çalıntı parçalardan oluşan müzenin en nadide parçası ise schliemann’ın truva’da bulup almanya’ya kaçırdığı meşhur gamalı haç’tı…
schliemann ve avrupa’lı bilim adamlarının ve de hitler’in tüm iddialarına rağmen bu gamalı haç-svastika ne yazık ki hint-avrupa ırklarının değil, kendilerinden farklı insanların, ural-altay dillerini konuşan turan halklarının ve proto türkleri’nin sembolü ve tamgasıydı…
truva’dan başka ve truva’dan çok eski tarihlere ait (mö3200) hasankale-beycesultan anıtı’nın üzerindeki ön türkçe-runik yazıların arasında bu gamalı haç motifi de vardı. tamga okuma ritüeline göre bu gamalı haç işaretinin manası “uç” ya da “ög”(öge’nin kökeni)dür.
istanbul arkeoloji müzesinde mö500 tarihli bizans sikkesi’nin üzerinde de bu svastika mevcuttur.(kazım mirşan)
kazım mirşan’a göre bu ög kelimesi’nin ön türkçe karşılığı “yüksek seviyede düşünce”dir.
aryan ırkın sahiplendiği meşhur gamalı haç, orta asya’daki proto türk göçleriyle birlikte hindistan’ın indüs vadisi’ne inmiş, oradan da silsile yoluyla ortadoğu-anadolu ve batı anadolu’ya geçmiştir.
öntürklerde “felsefi düşünce” anlamına gelen bu ög kelimesi yunanistan’da ses değişimi ile “gama” ya dönüşmüştür.
(haluk tarcan-tarihin başladığı öntürk uygarlığı)
  (kafkaslar’da bir hazar kalesindeki svastika tamgası)
asya kökenli gamalı haç konusunda batı dünyasını dumura uğratanlardan biri de kendi içlerinden çıkan ve naacal tabletleri’ni ortaya çıkaran ingiliz albay james churchward‘dır. churchward’ın hindistan ve meksika’da yaptığı uzun araştırmaları neticesinde pasifik’teki kayıp kıta mu‘nun izlerine rastlamıştı.(churchward’ın 50 sene süren bu çalışmaları 4 kitapta toplanmıştır) işte bu churchward’a göre gamalı haç mu kıtasının dinsel sembollerinden biriydi ve kutsal bir “öge” idi…
(Novajo yerlilerine ait bir kilim ve svastika motifi)

12 Ağustos 2018 Pazar

Türklerin İlk Kadın Hakanı: TOMRİS HAN



Saka Türklerinin Kadın hakanı Tomris Han, biraz sonra atlarını ölüme sürecek olan savaşçılarının önünde durdu ve yürekleri titreten bir sesle gürledi:
“…Geriye yalınızca bizler kaldık. Birçoğu kadınlardan ama erkeği kadar yiğit kadınlardan oluşan bir halk ve ordu…
Karşınızdakiler acunun en vahşi, en acımasız ve en kalabalık ordusu. Ancak biliyorum ki gök kubbenin altındaki hiçbir ordu, şu dolunayın altında ateş saçan gözlerinden daha cesur değil. Ve yine biliyorum ki yeryüzündeki hiçbir ordu, yurdu ve halkı için çarpan ulu yüreklerinizden daha büyük değil…
Günümü aydınlatan güne, gecemi aydınlatan ay ve atalarımın ruhları üzerine and olsun ki atımın çiğnediği bu topraklar kanımla kızıla boyansa da kimsenin, hele ki hain Perslerin esareti altına girmeyeceğim…”
Hanlarının ardından Saka Türk savaşçılarının hepsi aynı coşkuyla gürledi.Tomris Han-1 Macar ressam
And olsun
Gök kubbenin her zerresi kahraman kadınların tiz çığlıklarıyla dolmuştu artık. Arkalarına bir kez olsun bakmadan sürdüler atlarını savaş meydanlarına. Önde Tomris Han, ardında savaşçıları…
Yeryüzü daha önce, ölüme böylesine arzulu at koşturan bir millete tanıklık etmemişti…
Tarih, Milattan Önce 15 Aralık 528′ i gösterdiğinde Asya bozkırları akıl almaz bir savaşa tanıklık ediyordu. Bir tarafta, 9.000′ i kadın olmak üzere 13.000 kişilik Saka Türk OrdusuDiğer tarafta ise Pers İmparatoru Büyük Kiros‘un kumandasında, 100.000’ in üzerinde askeri ile Pers Ordusu.
Başlarında, Türklerin İlk Kadın Hakanı Tomris Han’ın bulunduğu Saka Türkleri için bu savaş, tam anlamıyla bir varlık-yokluk mücadelesiydi ve bu mücadelede bir tek silahları vardı.
Özgürlükleri için ölümü hiçe sayan Savaşçı Ruhları…
Tomris Han-2 Saka Türk Devleti

Tomris Han’ı tanıyalım!

Dünya tarihine ilk damga vuran, ilk kahraman kadın “Türk” hükümdar; Tomris Han! Türklerin ilk kadın hakanı…Tarihte bilinen, dünyanın da ilk kadın hükümdarı olarak kabul edilir.
“ Tomris Katun [¹]
M.Ö Altıncı yüzyılda Türklerin hükümdarı…
M.Ö 7. Yüzyılda yaşadığı sanılan Saka (İskitler) Türklerinin kağanı. Saka Türk Devleti’nin Başbuğu.
Yunanlılar ona, “ Leydi Origana” diyor.
Türkleri birleştirip Turan birliğini kuran ve Turan kağanı olan Alp Er Tunga’nın ( diğer söylenişi ise Tonga Alp Ertorunudur.
Alp Er Tunga-2
Asıl adının Demir olması gereken fakat eski Yunan tarihçilerinin Tomiris ve Demurus diye adlandırdıkları bu kağan, Peçenek Türklerindendir. İsmi öz Türkçedir ve günümüz Türkçesinde ”demir anlamına gelmektedir.
Çok güçlü bir kadın!
Onun çok akıllı, çok kıvrak bir zekâya sahip olduğu biliniyormuş. Savaş oyunlarını çok iyi biliyormuş.
Tomris Han-3
Tomris Han…Saka Türklerinin Kadın Hakanı… Ulu Kadın…Yiğit Kadın…Alp Kadın…Bilge Kadın…
Çağlar ötesinden ses veren kutlu bir destan kahramanı. Türk kadının erkeği kadar yiğit, bilge ve er olduğunun kanıtlarındandır.
Bazı tarihçiler onunla ilgili:
Acemlerin tümüne karşı, İran İmparatorluğuna karşı, muhteşem bir zafer kazanmış ve aynı zamanda dünyanın ilk kadın hükümdarı olduğu kabul edilmiş üstün bir Türk kadınıdır.
Diyorlar…
Bazıları ise;
İran’da da Ahamenid sülalesi hâkim bulunuyordu. Bu sülale zamanında İran orduları birkaç defa Doğuya doğru saldırarak Türklerle savaşmışlardı.
Onlarla savaştı ve onları yendi…
Diyor…
Tomris Katun’un savaşın sonunda haykırışları bu günlere kadar gelmiş…
Tarihe geçen asıl önemli olayı anlatırsak:
İran’ın başında o zamanlar kana susamış, çok can almış, cani bir kral varmış. Kiros [²](Diğer söylenişi ile veya Kirus)
İran orduları, Saka Türkleriyle birkaç kere savaşmış onları yenmişler…
İran hükümdarı Kiros, doğuya doğru gitmiş. Batı Türkistan’ın bir bölümünü ele geçirmiş. Kiros, sinsi ve hain biriymiş. Gözü Tomris Katun’un topraklarındaymış. O zamana kadar kalleşçe, birçok oyunlar yaparak çok can aldığı bu topraklarda, şimdi de sinsi bir planla almak istiyormuş.
Tomris Katun’a evlenme teklif etmiş. Haber göndermiş. Evlenelim demiş. Tabii evlendiği takdirde;
Tomris Katun’un tüm toprakları ona kalacak, çok uzun yıllardır baş edemedikleri düşmanları ile baş etmiş, hatta birde onların başına geçmiş olacakmış.
Bu tabii onun planı…
Tomris Katun böyle bir teklifi hemen red etmiş.
İran Hükümdarı Kiros, aldığı red cevabından sonra Tomris Katun’a savaş açmış.
Çok kanlı şekilde savaşlar başlamış.
Kiros sadece askerleri ile değil, eğittiği çok vahşi köpeklerle savaşa girmiş.
Tomris Katun’un savaşçılarının başında oğlu Başşad [³]Barsgan Tiğin (Persler onu Spargapies diye adlandırırmış) varmış.
Kiros, Tomris Han’ın oğlu Barsgan Tiğin’i sinsi bir oyunla tuzağa düşürmüş. Barsgan, Kiros’un eline esir düşmüş.
Savaş, İran Hükümdarının zaferi ile bitince Tomris Katun’un oğlu bunu kaldıramamış ve intihar etmiş.
Tomris Katun bu acı olaydan sonra deliye dönmüş. Çok üzülmüş, bir o kadarda kinlenmiş.
Tomris Katun, inanılmaz planlarla sabahı zor etmiş. Sabah savaş kaldığı yerden devam etmiş.
O dönemlerde Türkler:
Ok atmakta,
At binmekte,
Kılıç kullanmakta, Savaş arabalarını kullanmakta çok iyilermiş.
Tomris Han-4
Tomris Katun, savaşı bizzat yönetmiş.
Akıl oyunları, karşı tarafın gittikçe güçsüzleşmesine sebep oluyormuş.
Sonunda Kiros yenilmiş. Üstelik bunu canıyla ödemiş.
Türk askerleri, onun cansız bedenini Tomris Katun’a getirmişler.
Tomris Katun, kimsenin beklemediği bir şey yapmış, onun kafasını, kılıcı ile gövdesinden ayırmış.
Kan dolu bir fıçının içine elindeki kafayı atmış.
Bağırmış.
Onun sesi yerde, gökte çınlamış.
Hayatında kan içmeye doymamışsın. Şimdi kana-kana iç! “
Tomris Han’ı ve onun unutulmaz savaşını ve sözlerini anlattım…
Sizlere savaşmadan, barış içinde geçecek günler diliyorum.
Saka Türkleri Altın İşlemeciliğinde ileri bir Medeniyet olduğu biliniyor
Saka Türkleri Altın İşlemeciliğinde ileri bir Medeniyet olduğu biliniyor
**
[1] Tomris: Yunan tarihçiler (Tomyris, Demurus) diye adlandırır. Tomris veya Tomyris (Türkçe: temir – “demir”). Öz Türkçe bir kelimedir.
Katun: Hakan-han-kağan eşi, imparatoriçe, Hatun
* Eski Türk inancına göre “Han ile Katun” gök ve yerin evlatlarıdır.    Kadının yeri yedinci kat göktür.
[2] Kiros: Kirus olarak ta bilinir. Kiros’un oğlu Büyük Kiros
[3] Başşad: Başkomutan
**Alp Er Tunga Büyük Türk hakanıdır. Orta Asya’daki bütün Türk boylarını birleştirerek hâkimiyeti altına almış daha sonra Kafkasları aşarak Anadolu Suriye ve Mısır’ı fethetmiş ve Saka devletini kurmuştur. Pers İmparatorluğu (İranlılar (Med, Babil, Lidya krallıklarını) yenmiştir. Saka Türkleri, İskitler diye de anılır.
Persler, Alp Er Tunga’yı “Efrasiyab” diye anarmış. Kötülük tanrısı anlamına gelir.
“Divan ü Lügat-it Türk” ün yazarı Kaşgarlı Mahmud’a ve ” Kutadgu Bilig” yazarı Yusuf Has Hacip’e göre “Alp Er Tunga” İran destanı “Şehname” deki büyük ve efsanevî Turan hükümdarı “Efrasiyab”dır. İran’ın Firdevsî’nin Şehnamesi, Herodot’un tarihi asıl kaynaklardır.
***   Saka Türkleri (İskitler) “Altın işlemeciliği’nde ileri bir medeniyetmiş.
**** Makalede kullanılan resimler Macar ressam Zalán Kertai‘nin tablolarıdır.
Önemli Not: Altın madenini ilk kullanan M.Ö 6000 yıllarında Saka (İskit) Türkleri olduğu gözüküyor.
Her ne kadar Antik çağ ve Helenistik çağ tarihçileri, Altın madenini M.Ö 2000 yıllarında Peru’lular. En eski altın sikkelerin. M.Ö 8000 yıllarında Anadolu Lidyalılarının kullandıkları. Çorum-Alacahöyük’te yapılan arkeolojik kazılarda M.Ö 2500 yıllarına ait altın buluntular çıktığı. Bazı tarihçilerde M.Ö 1200 yıllarında altını Mısırlıların bulduğu iddia edilmektedir. Çok farklı bilgiler.
Antik ve Helenistik çağ tarihçilerin araştırması gereken şeyAltın madenini ilk kullanan medeniyet Saka-İskit Türkleri mi?
Almanya-Dresden Friedrichstadt Hastanesi Parkındaki Tomris Han anıtı
Almanya-Dresden Friedrichstadt Hastanesi Parkındaki Tomris Han anıtı

Tomris Han anıtı Almanya-Dresden
Tomris Han anıtı
Almanya-Dresden











Ali Alper ÇETİN
Araştırmacı