23 Temmuz 2016 Cumartesi

Milli Mücadelenin Nirengi Noktası: ERZURUM





   


Anadolu'da Milli Mücadele birliğinin kurulmasının ikinci adımı Erzurum Kongresi ile atılmıştır. 

Amasya Genelgesi'nden sonra İstanbul ve askerlikle ilişkisi kesilen Mustafa Kemal'e, başta Kâzım Karabekir olmak üzere Anadolu'daki komutan ve mülki amirlerin büyük bir çoğunluğu verdikleri desteği sürdürmüşlerdir.

Amasya Genelgesi'nde yer aldığı gibi, Mustafa Kemal bu dönemde milli bir Kongre toplayarak, milli mücadele ile ilgili tüm faaliyetleri birleştirmeyi planlıyordu. Kâzım Karabekir ise milli bir Kongreden önce Doğu illeri için bölgesel bir Kongre toplanmasının faydalı olacağı görüşündeydi.

Mustafa Kemal yerel bir Kongreye karşı olmasına rağmen, Kâzım Karabekir ve Doğu Anadolu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'nin ısrarları karşısında bir Kongre toplanmasını ve Kongreye katılmayı kabul etmiştir.

Kongre, 10 Temmuz'da toplanması kararlaştırılmış olmasına rağmen; 23 Temmuz'da bir okul salonunda 56 delege ile çalışmalarına başlamıştır. Mustafa Kemal'in davetli olarak katıldığı bu Kongreye asil üye olabilmesi için, Erzurum delegesi Cevat Dursunoğlu istifa ederek, kendi yerine Mustafa Kemal'in seçilmesini sağlamıştır.

Mustafa Kemal’in başkan seçildiği Kongre milli bir hâl almış, umumi değerlendirmeler yapılmış ve doğu illerinin durumu görüşülmüş, Milli Mücadelenin temelleri açısından önemli kararlar alınmıştır.

Erzurum Kongresi, bölgesel müdafaa cemiyetlerinin katılımıyla 21 Temmuz-7 Ağustos 1919 tarihleri arasında Erzurum'da toplanan bölgesel nitelikli bir kongredir. Erzurum Kongresi’ne çoğunluğu İtilaf devletleri tarafından işgal edilmiş olan 5 doğu ili Trabzon, Erzurum, Sivas, Bitlis ve Van'dan gelen 62 delege katılmıştır.

İki hafta süren Erzurum Kongresi'nde alınan kararlar, Türk milletinin kurtuluş mücadelesinde izlenen yolda önemli ölçüde belirleyici olmuştur. Erzurum Kongresi'ni geçici başkan olarak Erzurum delegelerinden olan Hoca Raif Efendi açmış ve yoklamanın ardından yapılan oylamayla Mustafa Kemal Paşa kongrenin başkanlığına seçilmiştir.

İtilaf Devletleri ve İstanbul Hükümeti kongrenin Erzurum’da toplanmasını engellemek için çeşitli girişimlerde bulunmuşlarsa da amaçlarına ulaşamamışlardır. Çünkü İstanbul Hükümeti artık Anadolu'da sözünü dinletecek resmi bir görevli bulamamaktadır. Bu da, İstanbul Hükümeti ile Türk milletinin düşüncelerinin çok farklı olduğunu ortaya koymaktadır.

Erzurum Kongresinde alınan kararlar şu şekildedir:

Milli sınırlar içinde vatan bir bütündür, parçalanamaz.
Her türlü yabancı işgaline ve müdahalesine karşı millet hep birlikte direniş ve savunmaya geçecektir.

İstanbul Hükûmeti vatanın bağımsızlığını sağlayamazsa geçici bir hükûmet kurulacaktır. Bu hükûmet milli kongre tarafından seçilecektir. Kongre toplanmamış ise, bu seçimi Temsilciler Kurulu yapacaktır.

Kuva-yi Milliye'yi etkili, milli iradeyi hâkim kılmak esastır.
Azınlıklara siyasi hâkimiyetimizi ve sosyal dengemizi bozacak ayrıcalıklar verilemez. Ancak bu vatandaşların canları, malları ve ırzları her türlü saldırıdan korunacaktır.

Manda ve himaye kabul olunamaz.
Milli irade ve toplanan ulusal güçler padişahlık ve halifelik makamını kurtaracaktır.

Mebuslar Meclisi'nin derhal toplanmasına ve hükûmetin yaptığı işlerin milletçe kontrolüne çalışılacaktır.
Sömürgecilik amacı taşımayan devletlerden teknik, sanayi ve ekonomik yardım kabul edilebilir.

Erzurum Kongresi'nin alınan kararlar bakımından birçok özelliği bulunmaktadır
 fakat bunların en önemlilerinden biri manda ve himayenin kesin bir şekilde reddedilerek ilk kez ulusal egemenliğin koşulsuz olarak gerçekleştirilmesine karar verilmesi olmuştur. Ayrıca, Erzurum Kongresi’nde ilk kez milli sınırlardan bahsedilmiş ve Mondros Ateşkes Antlaşması’nın imzalandığı anda Türk vatanı olan topraklarının parçalanamayacağı net bir dille açıklanmıştır.

Erzurum Kongresi, toplanma şekli bakımından bölgesel nitelikli bir kongre olmasına karşın aldığı kararlar bakımından milli bir kongredir. Bu bakımdan da Erzurum Kongresi, Sivas Kongresinin de bir ön hazırlığı niteliğini taşımaktadır.

Kongrede İlk defa bir geçici hükümetin kurulacağından bahsedilmiştir. Başkanlığını Mustafa Kemal'in yaptığı dokuz kişilik bir Temsil Heyeti oluşturulmuştur. TBMM’nin açılmasına kadar görevine devam eden Temsil Heyeti, çalışmalarını bir hükümet gibi sürdürmüştür.

Erzurum Kongresinin bir diğer önemi de Batı Anadolu'da Yunan kuvvetlerine karşı zor bir mücadele içinde olan Kuvayi Milliye’ye büyük moral vermesi olmuştur.

Kurtuluş savaşı artık fiilen başlamıştır...



Hiç yorum yok: