18 Mayıs 2015 Pazartesi

19 Mayıs 1919 Öncesi ve Sonrası




Anıtkabiri gezenler bilirler; duvarında çakılıdır: Alınacak tek bir karar vardı. Hâkimiyeti milliyeye müstenit, müstakil yeni bir Türk devleti kurmak! Mustafa Kemal Atatürk 16 Mayıs 1919 günü Samsuna hareket etmeden önce yakınlarına söylemişti bu sözleri. Ulusal egemenliğe dayalı, bağımsız yeni bir Türk devleti kurmak, emperyalist işgalcilere karşı verilip başarıya kavuşacak olan ulusal kurtuluş projesinin tek bir tümceye sığdırılmış özetiydi.

Atatürk, Samsuna çıkışını gazeteci Falih Rıfkı Ataya şöyle anlatır: “Beni İstanbuldan çıkarmakla ağır bir yükten kurtulacaklarını zannedenler, makul bir sebep aramakla meşgul idiler. Nihayet bu sebep, işgal kuvvetleri zabitlerinin raporları ile dolu bir dosya halinde ellerine geldi. Bir gün Harbiye Nazırı rahmetli Şakir Paşa beni makamına davet etti. Bürosunun karşısına oturdum. Bir tek kelime söylemeksizin bana dosyayı uzattı: ‘Bunu okur musunuz?’ dedi. Dosyayı baştan nihayete kadar gözden geçirdim. Hulâsası şu idi: ‘Samsun ve havalisindeki birçok Rum köyleri Türkler tarafından her gün tecavüze uğramaktadır. Osmanlı hükümeti bu vahşi tecavüzlerin önüne geçememektedir. Bu havalinin emniyet ve huzurunu temin etmek insaniyet namına borcumuzdur.’ Raporlar İstanbul hükümetine verilirken bir de protesto ilave edilmişti: Bu tecavüzleri men etmek lazımdır. Eğer siz aciz iseniz, vazifeyi biz üstümüze alacağız.’ Dosyayı okuduktan sonra Harbiye Nazırının yüzüne baktım: ‘Emriniz paşam’ dedim... (Falih Rıfkı Atay - Atatürkün Bana Anlattıkları, Sel Yayınları, 1955, s. 109-110)
Harbiye Nazırı Şakir Paşanın Mustafa Kemale verdiği dosyada, İngilizlerin, bölgedeki asayiş durumundan yakınan birçok raporları yer alıyordu. Güya birçok Rum köyleri her gün Türklerin saldırısına uğruyor, resmi makamlar buna engel olamıyorlardıİngilizler buna bir de protesto eklemişler ve bu saldırılar hükümetçe önlenemediği takdirde, kendilerinin duruma el koyacaklarını bildiriyorlardı.” (Sina Akşin, İstanbul Hükümetleri ve Milli Mücadele, Mutlakiyet Dönemi 1918-1919, Cem Yayınlarıİstanbul, 1992, s. 279-280)
Atatürk bu olaya Büyük Nutukun 13. sayfasında da değinir: Derhal ifade etmeliyim ki bana bu yetkiyi onlar bilerek ve anlayarak vermediler. Ne pahasına olursa olsun, benim İstanbuldan uzaklaşmamı arzu edenlerin buldukları sebep, ‘Samsun ve dolaylarındaki asayişsizliği yerinde görüp tedbir almak için Samsuna kadar gitmek’ idi. Ben bu vazifenin yerine getirilmesinin bir makam ve yetki sahibi olmaya bağlı bulunduğunu ileri sürdüm. Bunda hiçbir mahzur görmediler. O tarihteGenelkurmayda bulunan ve benim maksadımı bir dereceye kadar sezen kimselerle görüştüm. Müfettişlik vazifesini buldular ve yetki meselesiyle ilgili talimatı da ben kendim yazdırdım.
Mufassal Osmanlı Tarihinin 6. cildinin 3589. sayfasında bu konuya ilişkin ayrıntılı bilgiler vardır. Buradan, Atatürkün, “bu vazifenin görülmesinin bir makam ve yetki sahibi olmaya bağlı bulunduğunu ileri sürmesi üzerine, 12 Hazirandan sonra Üçüncü Ordu Müfettişliğine çevrilen Dokuzuncu Ordu Müfettişliğinin ihdas edildiğini (30 Nisan 1919), müfettişliğin salâhiyetini belirten talimatın ise 5 Mayıs 1919 günü yazıldığını öğreniyoruz
Görüldüğü gibi Atatürk Samsuna, işgal güçlerinin dayatması sonucu Harbiye Nazırı Şakir Paşa tarafından verilen resmi bir görevle gider. Sonra sırtından Osmanlı” üniformasını çıkarır. Emperyalizme ve işbirlikçisi Osmanlı Sarayına başkaldırır. Hakkında çıkarılan idam fermanına aldırmadan o muhteşem Kurtuluş Savaşını başlatır. Kazanır. Emperyalist güçleri de işbirlikçi sarayı da sürüp atar yurdumuzdan. Emperyalistler gitsin, ama işbirlikçiler kalsın! Onlar ne de olsa bizden!demez.
Mustafa Kemal Atatürk sonuna kadar bir kurtuluş savaşçısıdır, bir devrimcidir. Bugün bu topraklarda başımız dik yaşıyorsak onun kararlılığı ve yürekliliği sayesindedir.

19 Mayıs bayramımız kutlu olsun.

Deniz Kavukçuoğlu  - Cumhuriyet

Hiç yorum yok: